Adrenalin yüklü "The Fast and the Furious" "Hızlı ve Öfkeli" serisinin üçüncü bölümü "The Fast and the Furious: Tokyo Drift" te en yeni ve en hızlı arabalar, dünyanın en tehlikeli yarış pistinde kafa kafaya yarışa tutuşuyorlar. Filmede, mutsuz bir ev ortamında ve yapaylığın hüküm sürdüğü çevrede kendisini yabancı gibi hissederek yaşayan genç Sean Boswell (Lucas Black) için sokak yarışlarına katılmak, yaşadığı hayatın mutsuzluklarından bir nebze olsun kaçış gibidir. Ancak sokak yarışlarına duyduğu büyük ilgi onu yerel yetkililerin gözünde sevimsiz bir genç yapmıştır. Katıldığı yarışlarda kazalar birbirini izleyince oğlunun hapse gireceğinden endişe eden annesi onu Japonya'nın başkenti Tokyo'da yaşayan sert mizaçlı asker babasının yanına göndermek zorunda kalır. Artık Tokyo'da yaşamaya başlayan Sean, hiç bilmediği yabancı geleneklerin içinde bu kez resmen "yabancı" olmuştur.

Bir gece, Louvre müzesi müdürü öldürülmüş olarak bulunur. Bu olay üzerine ünlü simgebilim Profesörü Robert Langdon (Tom Hanks) Louvre müzesine çağırılır. Müze müdürü ardında esrarengiz bir simge dizimi ve ipuçları bırakmıştır. Kendisi de tehlikede olan Langdon, polis kriptoloji uzmanı Sophie Neveu'nün (Audrey Tautou) yardımıyla, Leonardo Da Vinci'nin çalışmalarında bir dizi akıl almaz sırrı çözer. Tüm bu sırlar onları, hayatlarını 2000 yıldır gizli kalan eski bir gizemi korumaya adamış gizli bir topluluğa götürür.

Gizemli bir geçmişi olan genç bir kadın, bir dul ile olan ilişkisinin kendisini takip eden karanlık sırlarla yüzleşmesine neden olacağı Southport, Kuzey Carolina’ya gelir.

Film, Nolan’ın (Paul Walker) hikayesini anlatıyor. Katrina kasırgası sırasında eşi doğum sırasında hayatını kaybeder ve yeni doğmuş bebeği ile hastanede tek başlarına kalırlar. Doğa şartlarına ve yağmacılara karşı vereceği mücadeleyi anlatmaktadır.

İki polis dedektifinin bir cinayet soruşturması sırasında ahlak üzerine verdiği sınavı konu alan, polisiye-gerilim... Joe (Brian Cox) ve Chrissie (Paul Bettany), acımasızca öldürülen 12 yaşında bir kız çocuğunun cinayet soruşturmasını yönetmekte olan iki kardeştir. Eski bir polis olan babalarından aldıkları cesaretle, bu cinayetin baş şüphelisini kendi yöntemleri ile infaz etmeye karar verirler. Kısa bir süre sonra yakalanan başka bir şüpheli ise öldürdükleri adamın masum olduğunu düşünmelerine sebep olur ve vicdanlarını rahatsız etmeye başlar. Diğer yandan, deneyimli dedektif Seymour, bu ikilinin tuhaf hallerinden şüphelenmeye başlamıştır...

Nick, o gece itibariyle dünyanın en şanslı adamıdır çünkü bir kaç saat sonra en ateşli aktristlerden birisi olan Jill Goddard ile tanışma şansı yakalamıştır. Online bir yarışmada ödül alarak, yeni filminin tanıtımında Jill ile tanışacak ve bir akşam yemeği yiyecektir. O sırada Nick’e, Chord adında kendisini film pazarlayıcısı olarak tanıtan bir kişiden telefon gelir, Jill görüşmeye gelemeyecektir ve randevuyu iptal etmiştir. Chord, Nick’e bu durumu toparlayabileceğini ve gecenin geri kalanında Jill’i kişisel bilgisayarından takip edebileceğini söyler ve hacklediği bilgisayardan Jill’i canlı canlı izlettirir. Ancak durum kontrolden çıkar, Jill'i içine düştüğü zor durumdan kurtarabilecek tek kişi Nick'tir.

Robert McCall eski bir Black Ops askeridir. Sahte bir ölüm hazırlayarak Boston'da yaşamaya başlayan Robert McCall, emeklilik zamanlarının keyfini çıkartırken, Teri isminde bir kızı kurtarması gerekmektedir. Kurtarması gerektiği kız yüzünden Rus mafyasıyla birlikte karşı karşıya gelecektir.

Disney'in çocuk klasikleri arasına giren Güzel ve Çirkin masalının yeni bir uyarlaması olan film, fantastik ve romantik unsurların yanı sıra gerilim tonu olan bir yapım. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini, daha önce Kurtların Kardeşliği, Sessiz Tepe gibi filmlere imza atmış olan Christophe Gans üstlenirken, başroller Fransız oyuncular Vincent Cassel ve Léa Seydoux. 

New York polis departmanı (NYPD) memurlarından Ralph Sarchie, ailevi sorunları nedeniyle sorunlar yaşadığı bir dönemde bir dizi seri suçları çözmekle görevlendirilir. Bu inceleme sırasında anlam veremediği olaylar için şeytan çıkarma olaylarında bilgili, sıra dışı bir rahip ile çalışmaya başlar. Olayları inceleme devam ettikçe, kendi ailesininde içine çekildiğini görür ve korku dakikalar başlar.

KAYBEDERSEN YAŞARSIN, KAZANIRSAN ÖLÜRSÜN !!! Paul Anderson ölüm yarışı serisinin ilk filminin hem yönetmenliğini yapıp hemde senaryosunu yazmıştı. İkinci filmde de onun parmağı vardı. Ölümcül deney serisinin yaratıcısı Paul Anderson bu filmde sadece yapımcılıkla yetinmiş. İkinci film başlangıcı anlatıyordu fakat film bittiğinde 1. Filme bağlanamamıştı. Ama bu 3. Film 2. Filmin devamı niteliğinde. Frankeinstain efsanesinin hikayesini çok iyi işliyor. Bence aksiyon bol olmasına rağmen aksiyon sahnelerindeki güzellik ilk ve ikinci film kadar iyi değildi. Lakin senaryoyu da aksine çok iyi tamamlamışlar. Filmin konu bütünlüğü bozulmadan Frankeinstain adlı efsane sürücünün hikayesini çok başarılı bir şekilde sunmuş.Hatta zaman zaman şaşırtıyor özellikle son bölümleri. Ve son kısmına bakılacak olursa bence devam filmi gelebilir fakat bu sefer hikaye Jason Statham’ın ilk filminin devamı niteliğinde olabilir. Seriyi izlemeyenler varsa dediğim sıraya göre izlerlerse daha çok keyif alırlar. 2,3,1 Luke Goss bana göre role çok yakıştı. Ama jason’dan sonra bir türlü ona ısınamadım. Dany Trejo da aynı şekilde çok iyi. Bu adam 70 küsür yaşında ama gayet formda. Filmde müstehcen bir veya iki sahne mevcut. Mantıkdışı sahneleri de var ama güzel senaryosu ve aksiyona doyuran sahneleriyle izlenmeli. Bazı kısımları da iyi düşünülmüş.Sanırım bu film vizyona girmeyecek.

Ortağı kötü şöhretli suikastçı Rogue (Jet Li) tarafından vahşice öldürüldükten sonra, FBI ajanı Jack Crawford (Jason Statham) kaçak katili bulmaya ve ortağının ölümünün intikamını şahsen almaya yemin eder. Ama Rogue izini kaybettirir, ta ki 3 yıl sonra Çin mafyasının lideri Chang (John Lone) ile Japon Yakuza patronu Shiro (Ryo Ishibashi) arasında kanlı bir savaş başlatmak üzere tekrar ortaya çıkana kadar. Bu kez Rogue’u yakalamaya kesin kararlı olan Crawford özel suç uzmanlarından oluşan ekibini dosdoğru bu çatışmanın içine sürükler. Fakat Crawford'ın intikam arzusu mesleki yargılarını gölgeler. Şiddetin dozu artarken Crawford nihayet düşmanıyla yüz yüze gelir ama keşfettiği şey Rogue ya da planları hakkında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığıdır.

Joey Jones (Jason Statham), Afganistan'da kendi biriminin bir top atışıyla paramparça olmasına tanık olduğundan beri Londra sokaklarında yaşamaktadır. Bir yandan geçmişini unutmaya, bir yandan da yeni problemlerden uzak durmaya çalışmaktadır. Acımasız Jason Statham Filmleri bir çeteden kaçarken Convent Garden'da zengin bir adamın dairesine girer ve üst sınıf kimliğine bürünür. Joey arkadaşı ve sponsoru Rahibe Cristina ile günah çıkarmaya giderken, hamile kız arkadaşı bir nehirde ölü bulunur. Bu olay üzerine Joey bu cinayetin sorumlusunu bulmak için Çin mafyasındaki bağlantılarını kullanmak zorunda kalır. Joey adaleti sağlayana kadar durmayacaktır. Ünlü senarist Steven Knight'ın yönettiği Hummingbird, korkunç bir geçmişe sahip yaralı bir adamın, bu kendi kurallarını yıkmak anlamına da gelse doğru olanı yapmak için mücadele etmesini konu alıyor...

Filmde Narkotik Suçlar Bölümü'nde çalışan bir grup özel hareket polisinin maceraları anlatılıyor. Büyük bir uyuşturucu şebekesinin hücre evindeki yüklü miktarda uyuşturucuyu ele geçiren DEA ekibinin elemanları, bu baskından sonra birer birer öldürülmeye başlar ve ekip kendini büyük bir tehlikenin orta yerinde bulur.

Kariyer basamaklarını hızla tırmanan savcı Mitch Brockton (Dominic Cooper), son derece güzel bir yaşam sürmektedir. Bir gün ölümcül bir araba kazasını araştırmak üzere görevlendirilir. Cinayetle suçlanan Davis'in (Samuel L. Jackson) masum olduğuna inanan Brockton Davis'in serbest kalmasını sağlar, ancak Davis'in bir sırrı vardır ve bu sır başarılı savcının hayatındaki her şeyi alt üst etmeye başlayacaktır.

Zorlu bir polis şehre korku salmış seri katili alaşağı etmek için görevlendirilir. Ve olaylar daha da derinleştikçe hedefin bir anda kendisi olduğunu görür...  Jason Statham Filmleri