Daha 10 olan Kali’nin anne ve babası ayrıdır. Artık annesi ve üvey babası Shoumik ile yaşamaktadır. Shoumik, Mumbai polis biriminde önemli bir konumda çalışmaktadır.Bir haftasonu Kali babasıyla dışarı çıktığında, ortadan kaybolur ve büyük bir arayış başlar.Yönetmenliğini Anurag Kashyap yapmıştır. Oyuncu kadrosunda ise Alia Bhatt ,  Ronit Roy ,  Abir Goswami ,  Sandesh Jadhav ,  Siddhant Kapoor  gibi isimler yer alıyor.Ugly filmini bluray veya 1080p formatlarıyla sitemizden tek parça olarak izleyebilirsiniz.Ugly filmini ayrıca türkçe dublaj izlemek isteyenler için Ugly türkçe dublaj izle kısmından izleyebilirsiniz.Ugly izlerken bir sorun yaşarsanız veya görüşlerinizi belirtmek için aşağıdan yorum yapabilirsiniz.Sizlere yüksek kalitede Ugly 1080p izle fırsatı vermeye çabalarken bir yorum veya teşekkürü çok görmeyin. Filmgo iyi seyirler diler...

Hikayenin merkezinde, “Odd Thomas” adında eli çabuk yetenekli bir aşçı yer alıyor.Kendisinin ölülerle iletişim kurabilme gibi garip bir yeteneği vardır.Fakat bu sırrını sadece kız arkadaşı (Addison Timlin) ve yerel polis şefi (Dafoe) bilmektedir. Genç adam, aynı zamanda “bodachs” adında acıyla beslenen ve yaklaşan ölümlerin işaretçisi sayılan kötü varlıkları da tespit edebilmektedir. Ne zaman Odd, bu yaratıkların bir yabancının etrafında fazlasıyla toplandıklarını görse kendisini bir felaketi önlemek için zamanla yarış halinde bulmakta olacaktır.Filmgo iyi seyirler diler..

Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) üstün yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı olan konu, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme sırasında, bilinçaltının derin noktalarındaki değerli sırları çalmaktır. Cobb’un bu ender yeteneği, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu yeteneği onu uluslararası bir kaçak yapmıştır. Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir teklif getirilir. Ona hayatını ve kaybettiği herşeyi geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkansız başlangıçı tamamlayabilirse... Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, sevdiği, kaybettiklerini geri alacaktır. Fakat ne özenle yapılan planlar, ne de professiyonellikleri, onları; her hareketlerini önceden tahmin ettikleri tehlikeli düşmanlarına karşı hazırlıklı tutabilir. İyi seyirler.

Nick mutlu bir ilişkiye sahip, bir yazılım firmasında pazarlamacı olarak çalışan birisidir.Kız arkadaşının öldüğü gün hamile olduğunu da öğrendiği zamandan itibaren nick'in hayatı adeta alt üst olmuştur.Yaşadığı hayattan bir tad alamayan Nick, iş dünyasında da korkunç baş ağrıları çeşitli rahatsızlıklardan dolayı başarısızdır.Bir gün bir fotograflara bakarak herşeyi değiştirebileceğini anlıyan Nick'in hayatı o andan itibaren çok değişicektir...

Genç bir adam çocukluğundan gelen korkunç hatıralarıyla mücadele etmek zorunda kalmaktadır.Fakat genç adam zaman içinde geçmişe yolculuk yapabildiğini ve olayları değiştirebildiğini keşfeder.Ne yazık ki geçmişte yaptığı her değişiklik hem kendi hayatını hemde çevresinde olan insanların hayatını büyük ölçüde etkilemektedir. Üstelik de çoğu zaman beklenenin tam aksine..

1989 yılında acil yardım hattı Maria Rossi’den (Suzan Crowley) üç kişiyi vahşice öldürdüğünü belirten bir çağrı alır. Yirmi yıl sonra, kızı Isabella (Fernanda Andrade) o gece olanların peşine düşer. Annesinin akıl hastası mı olduğunu, yoksa kötü ruhlar tarafından mı ele geçirildiğini öğrenmek için, annesinin kilit altında tutulduğu, cezadan muaf akıl hastalarının yattığı İtalya’daki Centrino Hastanesi’ne gider. Isabella annesini iyileştirmek için, bilim ve dini birleştiren alışılmadık yöntemler kullanan iki genç şeytan çıkarıcıyla (Simon Quaterman ve Evan Helmuth) anlaşınca, hepsi Maria’yı ele geçiren son derece kuvvetli dört kötü ruh hâlindeki saf kötülükle karşı karşıya kalır.  

Binlerce yıl önce Mısır'da, İmhotep baş rahibi ile firavunun gözdesi Anck Su Namun gizli bir aşk yaşamaktadırlar. Ancak sevgililer yakalandığında cezaları korkunç olur. Güzel kadın intihar eder, baş rahip ise Hom-Dai, yani Ölüler Şehri Hamunaptra'ya diri diri gömülmeye mahkum edilir. Korkunç ceza infaz edilirken, rahip geri döneceğine yemin etmektedir. 1923'te Amerikalı maceracı Rick, Hamunaptra'yı bulmak isteyen İngiliz kardeşlere rehberlik etmektedir. Kaypak Johnathan, hazinelerin hayallerini kurarken, Evelyn'in merakı ise tamamen bilimseldir. Üçlü bilmeden korkunç laneti uyandıracaklardır.

Christine Lucas (Nicole Kidman) geçirdiği bir kaza nedeniyle uyandığı her sabah, geçmişine dair hiçbirşey hatırlamadan güne başlamaktadır. Bu durum, ancak Christine etrafındaki insanların davranışlarını sorgulamaya başladıktan sonra bir son bulacak, böylelikle korkunç gerçekler karanlıktan aydınlığa kavuşacaktır.Film, S.J. Watson'un çok satan romanından beyazperdeye uyarlandı.

Fevkalade diyemem ama kötü bir film de olmamış..Senaryo olarak baktığınızda buna benzer filmler izlemiş olduğunuzu görüyorsunuz..Yine kadına hem cinsel şiddet hem de fiziksel şiddetin sonunda bir intikam hikayesine dönüşen bir film..Kime yapılırsa yapılsın böyle iğrenç ve insanlık dışı davranışlar çok korkunç..Bu sapıklara yapılan her şeyin müstehak olduğunu düşünüyorum..Hatta bu filmde yapılanı ben az bile buldum..Keşke daha fazla ve acılı ölümler seyredebilseydim de biraz olsa içim soğusaydı..Bu tarz filmlerde her zaman mağdurun,mağdur edene karşı tüm merhametini yitirip daha fazlasını yapmasını istiyorum..Acaba içimde bir psikopat filan mı var bilemiyorum ama öyle istiyorum..Bu dünyada cezalar olması gerektiği oluyor veya olmuyor ama ilahi adaletin bir gün tecelli edeceğine inandığım için hepsi gün gelecek yaşattıkları acıların mislini fazlasıyla yaşayacak..Seyredilebilecek bir film.. 

Alex ve Marcus, Fransa'da yaşayan mutlu bir çifttir. Ancak günün birinde Alex, yolda yürürken saldırıya uğrar ve bir adam tarafından ona tecavüz edilir. Marcus tecavüzcüden intikam almak için hemen harekete geçer ve arkadaşı Pierre ile birlikte onu aramaya koyulur.Filmin başrolünde, o yıllarda evli olan Monica Bellucci ile Vincent Cassel yer alıyor. 2002 yapımı Gaspar Noe filmi, içindeki tecavüz sahnesiyle uzun süre konuşulmuştu. Filmin tersten akan kurgusu, olayların kronolojik sırasının tam tersi bir akış sunuyor. Filmin mottosu olan "Le temps détruit tout (Zaman her şeyi yok eder)" sözleri de filmin konusuyla yakından ilgili bir cümle olarak filmin değişik yerlerinde karşımıza çıkıyor. 

Artık sahip olduğu gücü kendinden emin bir şekilde sergileyen Neo, insanüstü özelliklerle donatılmış olduğunun ve iletişime geçtiği her şeyin şifresini çözebilen üstün yeteneğinin farkına varıyor.Bununla birlikte hayatta kalmaya çalışan insanoğlu, tüm insanlığın geleceği için birer birer Matrix’e karşı gelmeye başlıyor. Başkaldıranların sayısı arttıkça makinalar dünyada son kalan gerçek şehir olarak kabul edilen, insanlığın direniş merkezi Zion’a saldırıyor. 

Yeni ayda aşk ve gerilim biraz daha artıyor cullen ailesi bella'nın doğum gününü kutlamak istiyor ama bella ısrarla karşı çıkıyor çünkü yaşlanıyor.Cullenların evinde doğumgünü kutlarken hediye paketinin biri bella'nın elini keser ve ailenin yeni vejeteryanı jasper dayanamıyıp saldırır.Bunun üzerine cullen ailesi bella ve edward'ın iyiliği için forkstan ayrılmaya kara verirBunu kaldıramayan bella artık hayatı umursamamaya başlar..  

“National Treasure: Book of Secrets”taki olaylar, eski ABD başkanlarından Abraham Lincoln’e suikast düzenleyen John Wilkes Booth’un günlüğünden kaybolan 18 sayfanın çevresinde döner. Kaybolan bu 18 sayfada, Lincoln’e yönelik suikaste Ben Gates’in atalarından birisinin de karıştığının yazılı olduğu söylentileri vardır. Büyük büyük dedesini temize çıkartmak isteyen Ben Gates, yüzyıllardan beri bir ABD Başkanından diğerine aktarılarak bugüne ulaştığı söylenen Sırlar Kitabı adlı gizli belgeyi bulması gerektiğini keşfeder. Bu arada olayların gelişimi sonucunda ABD Başkanını da (Bruce Greenwood) kaçırması gerekecektir. 

“National Treasure: Book of Secrets”taki olaylar, eski ABD başkanlarından Abraham Lincoln’e suikast düzenleyen John Wilkes Booth’un günlüğünden kaybolan 18 sayfanın çevresinde döner. Kaybolan bu 18 sayfada, Lincoln’e yönelik suikaste Ben Gates’in atalarından birisinin de karıştığının yazılı olduğu söylentileri vardır. Büyük büyük dedesini temize çıkartmak isteyen Ben Gates, yüzyıllardan beri bir ABD Başkanından diğerine aktarılarak bugüne ulaştığı söylenen Sırlar Kitabı adlı gizli belgeyi bulması gerektiğini keşfeder. Bu arada olayların gelişimi sonucunda ABD Başkanını da (Bruce Greenwood) kaçırması gerekecektir. 

Eski bir FBI ajanı olan Sarah Moss özel bir güvenlik şirketi olan Hiller Brood'da VIP müşterilerin koruması olarak işe başlar. Firmanın patronu Sharon, Sarah'ının yeteneğini fark eder ve onu daha özel bir göreve seçer. Sarah, "The East"adındaki örgüte sızıp, içeriden istihbarat toplayacaktır. Anarşist bir örgüt olan The East'in hedefinde yolsuzlukları ve suç dosyaları örtbas edilen belli başlı şirketleri çökertmek vardır. Örgütün içine girdikten sonra özellikle grubun lideri Benji ile yakınlaşan Sarah, The East'in fikirlerini ve ideallerine de sempati duymaya başlar. İki farklı dünyada iki rol arasında kalan kadın, şimdi bir seçim yapmalıdır.